DEPRESYON NEDİR?

DEPRESYON NEDİR?

Depresyon bir ruh hali tanımlamasıdır. Aynı zamanda psikolojik bir bozukluğu tanımlamak için kullanıldığından giderek hastalık halini almıştır. Bir kişi için depresyonda dendiğinde kişinin ruhsal bir çökkünlük halinde olduğu anlaşılmaktadır. Gündelik yaşamda hepimiz zaman zaman kendimizi moralsiz, üzgün, mutsuz, karamsar hissedebiliriz. Peki bunu hastalık olarak ele aldığımızda saydığımız bu gündelik olağan moral bozukluğu ya da demoralizasyondan farkı nedir?

Duygusal olarak üzgün, mutsuz, kederli hissetmenin yanı sıra ümitsizlik, çaresizlik, karamsarlık içinde olmak ve bu durum içerisinde bireyin kendisini yetersiz, değersiz olarak algılamasıyla birlikte bunun çözümünü intihar olarak görmesine kadar uzanan ciddi bir boyuttur. Davranışsal olarak; kendini toplumdan soyutlamak, içine kapanmak, giderek durgunlaşmak ve hiçbir şeyden zevk alamaz hale gelmek durumları sayılabilir. Bedensel olarak; uyku ve iştahın bozulması belirgin özelliklerdir. Gündelik olaylar elbette insanı olumsuz etkileyebilmektedir. Ancak depresyondan farklı olan kısım, kişinin durumu çözümsüz ve yetersizlik duygularına kapılmadan yorumlamasıdır. Gündelik yaşanılan olumsuzluklar sonucu moralinde düşüş olan birey olumlu gelişmeler olduğunda kendini yeniden iyi hissedebilirken depresyondaki bir kişi olayların etkisinden çıkamayarak kendisini iyi hissedemez. Bu nedenle gündelik yaşamda sık sık karşılaştığımız moral bozukluklarını veya gelip geçici umutsuzluk hallerini depresyon olarak adlandırmak yanlış bir yaklaşım olacaktır.

Hayatta her şey olumlu ve güzel bir seyirle ilerlemeyeceğinden hepimizin hayatında yaşadığımız olumsuzluklar mevcut olacaktır. Bu olaylar sonucunda yaşanılan stres ve üzüntü duyguları, kişilerin kendilerine, geleceğe karşı bakış açıları ve yaşanılan bu durumlara yaptıkları atıflarla depresyonun ortaya çıkmasındaki en büyük faktörleri aktive etmiş olurlar. Depresyon ve umutsuzluk önemli bir ilişki oranına sahiptir. Umutsuzluğun üç göstergesi vardır, kalıcılık ( “Devamlı aynı şeyleri yaşıyorum ve bu durum hiç bitmeyecek.”) , genelleme ( “Nedense hep benim başıma geliyor.”) , düşük benlik saygısı ( “Bu işin altından kalkamam.”) Devamlı olarak bu düşüncelerde olmak depresyona girme riskini artıracaktır.

İnsanı hastalandıran şey yaşadıkları olaylardan ziyade bu olaylar sonucunda bunlara yükledikleri anlamlardır. Yani düşünceleridir. Doğada her şey neden-sonuç ilişkisine bağlıdır. Ortada depresyon varsa nedenleri de vardır. Tıpkı bizim yapımızı tanımladığı gibi depresyonu da; ” biyo-psiko-sosyal “olarak adlandırmamız mümkündür. Her birey uygun koşullar oluştuğunda depresyona girer. Önemli olan bu koşulların oluşmasını engellemek ya da koşullar oluştuktan sonra ortaya çıkan depresyonu ortadan kaldırabilecek adımlar atabilmektir. Dil konuşmayınca bedeniniz konuşur. Kronik ağrılar, yorgunluklar, halsizlik, iştahsızlık ya da haddinden fazla yeme, konsantrasyon güçlüğü, ilgi ve istek kaybı, konuşma ve davranışlarda yavaşlama gibi sayılabilecek belirtileri siz farkında olmadan bedeniniz sinyallerle verecektir. Düşünce biçimi değiştirilebilirse olaya bakış açısı da değişecek ve sıkıntılı düşünce- duygular da ortadan kalkacaktır.  Peki, düşünüş biçiminizi değiştirebilmek mümkün müdür?

Psikolojik Danışman Berna ADALI

Mavi Ağaç Psikoloji&Danışmanlık

Psikolojik Danışman Berna ADALI
Merhaba Bursa Mavi Ağaç Psikoloji de Danışanlarıma Hizmet sunmaktayım. Randevu talebiniz için iletişim kanallarından bana ulaşabilirsiniz.
follow me

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir