Aylık arşiv: Eylül, 2021

ÇOCUK VE ERGENLERDE BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ

Bilişsel davranışçı terapiye göre duygularımızı başımıza gelen olaylara yüklediğimiz anlam belirler. Duygular ise davranışlarımızı şekillendirir. Düşünce yapımızı değiştirdiğimizde ve olumsuz otomatik düşünlerimizin yerine işlevsel düşünceler yerleştirdiğimizde genel ruh hali de değişime uğrayacaktır. Düşüncelerimiz bir ağacın kökleri gibi toprağa yani geçmiş yaşantılara sıkı sıkıya bağlıdır. Bu yüzden düşünce değişimi dediğimiz durum bu köklerin artık faydasız olan kısımlarını keserek yeni sağlıklı kökler oluşturmaya çalışarak mümkündür.

DEPRESYON VE BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ

Dünyayı olduğu gibi değil olduğumuz gibi görürüz. Hepimizin algıları, içinde bulunduğumuz-yetiştiğimiz değerler ve normlarla oluşur. İşte bu bakış açısını değiştirebilmek ve çok yönlü görebilmek bilişsel davranışçı terapi ile mümkündür. Zihnimiz öğrendiklerimizden, deneyimlerimizden yararlanır ve olayları buna göre değerlendiririz. Depresyonda da asıl kritik nokta düşünce ve değerlendirme biçimimizdir. Bilişsel davranışçı terapi beyinde öğrenilmiş durumları yeni bağlantılar yoluyla değiştirmeyi hedefler. Bu terapi yönteminde yeni bir öğrenme oluşmuş olur. Bu terapinin bilişsel kısmıdır. Öğrenilen yeni düşünüş biçimiyle ilgili uygulama hedefleri belirlenir ve ödevler verilir. Bu da terapinin davranış kısmıdır.

DEPRESYON VE OTOMATİK DÜŞÜNCELER

Depresyon ruhsal sorunların grip ya da nezlesi gibi düşünülebilir. Çok sık görülür ve kendiliğinden geçebilir. Bu noktada alınacak tedbirler tıpkı grip olduğumuzda karşılaşabileceğimiz gibi zamanında alınmazsa alt solunum problemlerine kadar ulaşıp daha ciddi ve kritik boyutlara taşınabilir.

DEPRESYON NEDİR?

Depresyon bir ruh hali tanımlamasıdır. Aynı zamanda psikolojik bir bozukluğu tanımlamak için kullanıldığından giderek hastalık halini almıştır. Bir kişi için depresyonda dendiğinde kişinin ruhsal bir çökkünlük halinde olduğu anlaşılmaktadır. Gündelik yaşamda hepimiz zaman zaman kendimizi moralsiz, üzgün, mutsuz, karamsar hissedebiliriz.

Niçin kaygılanırız?

Stres her ne kadar hayatımızdan koparılamayacak bir etken olsa da bazı insanların hayatlarında olması gerekenden daha fazla yer kaplayabilir. Bu duruma psikologlar anksiyete (kaygı bozukluğu) adını verdiler. Toplumda en çok yaygın olarak görülen hastalıklardan biri olan anskiyete normalde insanı harekete geçiren stres duygusunu insanın hayatında bir engele çevirir.