Ergenlerde Kimlik Bunalımı: Aileler Bu Süreci Nasıl Yönetmeli?
Ergenlik dönemi, beynin prefrontal korteksinin hâlâ geliştiği, duyguların ise limbik sistem tarafından daha yoğun yaşandığı bir süreçtir.
Bu nedenle ergen hem çok düşünür hem de çok hisseder, fakat her zaman bunları sağlıklı ifade edemez.
Aslında bu dönem “kim olduğumu keşfetmeye çalışıyorum, lütfen sabırlı olun” mesajını taşır.
Biraz dertleşir gibi konuşalım…
Son zamanlarda “Ergen çocuğumu tanıyamıyorum” diyen ailelerin sayısı çok fazla. Bu yalnızca sizin evde yaşanan bir durum değil; gelişim bilimi bunun çok doğal olduğunu söylüyor
Neden Kimlik Bunalımı Yaşanır?
-
Ergen, çocukluk kimliğini bırakarak “ben kimim?” sorusuna cevap arar.
-
Düşünce sistemi soyutlaşmaya başlar, bu yüzden otoriteyi sorgulama artar.
-
Arayış, bazen öfkeye, kararsızlığa, isyan etmeye veya içine kapanmaya dönüşebilir.
Kısa Bir Örnek Olay 1
“Hocam, oğlum 15 yaşında. Eskiden bizimle her şeyini paylaşırdı, şimdi kapıyı kapatıyor, cevap bile vermiyor.”
Bu davranış çoğu zaman kimlik sınırlarını koruma çabasıdır.
Ergen bağımsız hissetmek ister ama aynı zamanda ailesinin sevgisinden uzaklaşmak istemez.
Yani bir ayağı çocuklukta, diğer ayağı yetişkinliktedir. Bu da gelgitleri artırır.
Kısa Bir Örnek Olay 2
“Kızım bir gün avukat olmak istiyor, ertesi gün modayla ilgileniyor. Ne istediğini bilmiyor.”
Bu aslında kimlik denemesi (identity exploration) dediğimiz sağlıklı bir aşamadır.
Farklı rolleri deneyerek “bana ne uygun?” diye test eder.
Baskı olduğunda bu süreç tıkanır, özgür bırakıldığında ise sağlıklı bir kimlik gelişir.
Aileler Bu Süreci Nasıl Yönetebilir?
1️⃣ Benlik gelişimini anlamaya çalışın
Ergen, değerlerini ve hayat görüşünü şekillendiriyor.
Bu yüzden aileden gelen:
-
“Ben sana doğruyu söylüyorum.”
-
“Bunu böyle yapman lazım.”
-
“Bak herkes böyle düşünüyor.”
gibi cümleler kimlik gelişimine direnç oluşturabilir.
Daha etkili yaklaşım:
“Bu konuda sen ne düşünüyorsun? Merak ediyorum.”
Bu soru ergen için mucizevi etki yaratır.
2️⃣ İletişimi baskısız bir zemine çekin
Zor konuşmalar, baskı anında değil; sakin bir anda yapılmalı.
Baskı dili:
“Odan darmadağın, bu ne saygısızlık!”
Destekleyici dil:
“Bugün çok gergin görünüyorsun, istersen biraz konuşabiliriz.”
Ergenin beyninde “tehdit algısı” azaldığında iletişim kendiliğinden açılır.
3️⃣ Sınırlar yumuşak ama net olmalı
Aşırı serbestlik → Kaos
Aşırı kontrol → Kopuş
Sağlıklısı:
Tutarlı sınırlar + sıcak ilişki
Örneğin:
“Telefonu tamamen yasaklıyorum” demek yerine:
“Telefon süresini birlikte planlayalım, sana uyan bir sınır oluşturalım.”
4️⃣ Duygusal iniş çıkışları kişiselleştirmeyin
Ergen sinirlendiğinde aslında şunu söylüyor olabilir:
“Kim olduğumu bulmaya çalışıyorum, biraz alan açar mısın?”
Bu dönemde ailelerin yaptığı en sık hata:
Ergenin davranışını ‘saygısızlık’ olarak yorumlamak.
Oysa çoğu davranış duygusal karmaşanın dışa vurumudur.
5️⃣ Eleştiri yerine görünürlük verin
Ergenlerin en çok duyduğu cümle:
“Yetersizsin.”
Bunu söylemeseniz bile mimikler, tonlama veya sürekli düzeltme aynı mesajı verebilir.
Daha etkili olan ise:
“Bu süreçte çabaladığını görüyorum.”
Araştırmalar, görüldüğünü hisseden ergenlerin daha az riskli davranışa yöneldiğini gösteriyor.
6️⃣ Rol model olun: Sakin yetişkin
Ergen size bağırdığında siz de bağırırsanız, süreç “kim güçlü?” savaşına döner.
Ama siz sakin kaldığınızda, ergen duygusunu düzenlemeyi sizden öğrenir.
Bu bir “ayna nöron” etkisidir.
7️⃣ Ne zaman profesyonel destek alınmalı?
-
Uzun süren içe kapanma
-
Sürekli öfke patlamaları
-
Kendine zarar verme düşünceleri
-
Riskli davranışlar (madde, aşırı sosyal medya, okuldan kaçma)
Bu belirtiler varsa bir uzman desteği süreci sağlıklı bir raya oturtur.
Son Söz
Ergenlik bir kriz değil, yeniden doğuş sürecidir.
Aile bu dönemde “yargılayan değil yürüyen”, “öğreten değil rehberlik eden” tarafta olduğunda ergen kendine çok daha sağlam bir kimlik inşa eder.